Kuruyemiş

Geçenlerde sokağa çıkma yasağının  olduğu bir gün kasapların açık kalması durumunu  bazılarının eti gelmiş demiştim.

Şimdi bayramda açık olacak yeni yerlere bakınca ne söyleyeceğimi bilemedim.

Pastane , tatlıcılar ve kuru yemişçiler de açık tutulacakmış.

Şimdi ne diyeyim kardeşim .

Birilerinin çikolatası , baklavası , Antep fıstığı gelmiş diyemem çünkü gelen benim.

Bir sevindim bir sevindim bilemezsiniz.

Önce kuruyemişden başlayayım.

Daha evvelki yazılarımda sıkı bir tuzlu fıstık sevgisi ile dolu olduğumu sıkça yazmıştım.

Ama bunun dışında hangi kuruyemişi seviyorsun derseniz Antep fıstığını değil Siirt Fıstığını sevdiğimi söylemeliyim.

Kadıköy Sular İdaresinin yanındaki Brezilya Kuruyemişçisinden genellikle Tuzlu Fıstık ama az miktarda Siirt fıstığı da alırdım.

Antep fıstığını tercih etmezdim.

Siirt fıstığının özelliği Antebe göre daha büyük ve daha sert kabuklu olmasıdır.

Antep fıstığının kabuklarını elle açarsın ama Siirt fıstığını açmaya kuvvetin yetmez tırnağın kırılır.

Onu açmak gene onun kabukları ile mümkündür.

Bu nedenle ağzı çok açılmış bir tane fıstığı elle açıp sonra bu kabuğu kullanırsın.

Antep fıstığını soyulmuş olarak satınalmak mümkünken Siirt fıstığını ancak kabuklu olarak satınalabilirsin.

Sıra pastanelere gelince

Pastanelerden en çok çikolata almayı severdim.

Aslında en çok çikolata tüketimim yıl sonunda olurdu.

Çalışırken yıl sonunda çalıştığımız firmalardan bize hediye olarak gönderilen çikolataları göbeğime koyar kutu bitene kadar yerdim.

Tatlıya ise hiç dayanamazdım.

Kadıköyde Bilgeoğlu’nun baklavalarını pek severdim.

Seyidoğlunun baklavası bana çok ağır gelirdi.

Fıstıklı baklava pahalı olduğu için genelde kaymaklı yerdim.

Geldim yetmiş bilmem kaç yaşına sonra dediler ki arkadaş sen şeker hastasısın.

Şimdi sabah akşam ilaç alıyorum.

Bu şeker bayramında allah yardımcım olsun.