Umut Ve Umutsuzluk

 

Geçmişte her halde hayat şartları belki biraz daha acımasız ancak insanları biraz daha gerçekçiydi.

Bunu düşünürlerin tespitlerinden anlıyoruz.

Örnek olarak M.Ö 3. yüzyılda yaşamış şair Theocritus’ u  verebilirim.

Umut ile ilgili olarak

” Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk ölüler içindir. ” demiş.

Kararı çok net.download

Adam hem savcı hem hakim.

Tak diye işi bitirmiş.

Konuyu Anayasa Mahkemesine falan götüremiyorsun.

Bizim gençliğimizde insan sağlığı da buna çok benzerdi.

Yeldeğirmeni’ nde otururken Bitran diye bir Musevi doktorumuz vardı.

Hepimize o bakardı.

Teşhisleri kesin olup tartışmaya açık değildi.

O ne derse o.

Ciğer hastalıkları için bazen röntgen isterdi.

Bazen de basit kan idrar tahlilleri.

Onun dışında ise tedavi hasta beyanına  uygun olarak devam ederdi.

Huzur içinde ya iyileşir ya da ölürdük.

Sonra sağlıkta Tomografi ve MR dönemine geçildi.

Sağlık kurumları insanı veya devleti soymak , doktorlar  da hasta yakınlarından kendini korumak için aka boka bunları istediler.

Karar verme sıkıntısı ve hastanın kafa karışıklığı had safhaya çıktı.

Bu düşünce hayatında da böyle oldu.

Örnek bir ABD li yazar Nestell Bowee 

” Dünyada Her Şey Yıkılsa Bile, Gelecek Yerinde Durur. ”

O da umuda atıf yapmış .

Ancak

Bir Theocritus’a bakın bir de ona.

Biri sabah sünnet akşam deniz demiş diğeri sünnet  iyidir ancak gene de siz bilirsiniz.

Hangisi daha iyi buna siz karar verin.

Ben karışmam.

Yorum yapın