Bu gün Pazar , günlük siyaset yok diyecektim.
Konu ciddiyet ve dağınıklılık diye başlamıştım.
Ciddiyet diyince tabii ki siyasetin içindeki ciddiyet değil
Bir de aşağıdaki özdeyişi başka yerlere çekmeyin gittiği yoldan gidilmeyecek olan benim diyecektim
Ancak dün polisin Taksimde insanlara yapılan müdahale öncesi ” Halka açık alanları boşaltın, suç işliyorsunuz” demesi bence iki şeyi çok açık gösteriyor
Bunlardan birincisi orada bulunanlar halkımız değildir ama ithal de değildir, peki o kalabalıklar kimdir? Bunu birinin açıklaması gerekir.
İkincisi ise artık çok net anlaşılmıştır ki iktidar, Taksimi bu direnişin simgesi olarak algılamıştır ve her ne pahasına olursa olsun bu bölgeyi savunmaktan hiç vazgeçmeyecektir. Eğer bu gün halk ellerinde karanfillerle Kazlıçeşme’ de toplansaydı kendilerine devlet parasıyla kumanya bile dağıtırlardı.
Ankara Dikmende yaşananlar ise bence çok daha vahim. İlk günden itibaren Ankarada yapılan müdahaleler İstanbul’ dan çok daha sert oldu. Ankaradada sanki karşılarında düşman varmış gibi olan davranışı nasıl yorumlamak lazım pek bilemiyorum.
Neyse artık bloğa dönme zamanıdır
İster okuyun ister okumayın keyif sizlerin
Hani herkesi düzelteceğim ya, gelecek eleştirileri de biliyorum, bu nedenle hazırlığımı da yaptım. Eleştrilere herkesin bildiği bir özdeyiş ile cevap vereceğim.
” İmamın dediğini yap, gittiği yoldan gitme!”
Gençliğimde 10 dakika ciddi duramazdım, ciddiyet kitabımda yoktu. Özellikle yönetici olarak 20 yılı aşkın görev yaptığım hayatımda hep birlikte çalıştığım değerli kişilere sıcak ve samimi davranmaya çalıştım. Korku ve baskı ile insanları yönetmedim. Ancak çoğu kez sıcaklığı sululuğa karıştıran insanlarla karşılaştım. Altında çalışanlara benden daha otoriter ve daha baskıcı üstlerine ise daha esnek hatta yavşak davranan insanların benden daha yukarıda görev yapmasını da onların başarısına değil kendi başarısızlığıma bağlıyorum.
Ancak iki konu bana hep ters gelmiştir. Bunların birincisi ağır ağbi konmu ile ortada dolaşıp ciddiyet elbisesi ile toplumda yer bulan kişiler. İkincisi ise altında çalışan kişileri alaylı bir uslupla ezenler.
Alay etmeyi bilen kişiler yapıları gereği dostluğa pek yatkın olmayan kişilerdir.
Oscar Wilde ise ciddi görünenleri şöyle eleştiriyor.
” Ciddiyet sığlığın tek sığınağıdır”
Bence haklı. Etrafınıza bakın siz de etrafınızda iki lafı bir araya getiremeyen ve bu nedenle ciddiye yatan o kadar insan görürsünüz ki.
Bir de kendimde hep eksiklik olarak gördüğüm son bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim. O da düzenli olmaktır.
Ama maalesef dağınıklık benim göbek adım olmuştur. Allahtan Oscar Wilde ağbim var..
” Dağınıklıkta yaşanmışlık vardır.” diyor.
Bilmiyorum bu konu için kaygı duymalıymıyım?
İsveçlilere inanırsanız kaygıyı herşeyden önce kafamızdan çıkartmalıyız
” Kaygı küçük şeyin gölgesini kocaman yapar” diyor bir.Isveç Atasözü