Babalar Günü

Bu gün Babalar Günü.

Bu yazı zor.download

Çünkü ben de babayım.

Neyse

Bizim çocukluğumuzda babalar ağır abi idi.

Biz analarımızın yanında dolanırdık.

Önemli günlerde baba devreye girerdi.

Bunların başında da sünnet gelirdi.

Sünnetin en önemli simgesi ise saatti.

Saat pahalı idi.

O zamanlar bu günkü gibi elinde çanta ile dolaşıp saat satan Afrikalı kardeşlerimiz yoktu.

Bu nedenle baba sünnette , tüm imkanlarını kullanır, oğluna saat takardı.

Başka bir akraba da , saygı nedeni ile, ikinci bir saat takmazdı.

Benim  de bir Nacar marka saatim oldu.

Okula götürmezdim bakarsın  itiş kakışta kırılır .

Biri belki saat sorar diye hafta sonu onu takar sokağa çıkardım.

Hava güneşli ise diğer elimle üstünü kapatırdım.

Güneş ışınlarından zarar görmesin diye.

Ne  kadar önemliydi anlayın benim için.

Bu arada babamdan da bahsetmem gerek.

Rahmetli çok değişik bir adamdı.

Genelde okul arkadaşlarının biri vefat edince camiye onu ben götürürdüm.

Arkadaşlarını orada görünce camide miyiz düğünde miyiz ben pek anlamazdım.

Arkada arkadaşları ile bir araya gelir kah kah kih kih yaparlardı.

Gene bir cenazeye götürmüştüm ancak orada çok üzgündü.

Nedenini sorduğumda

” Çok zamansız kaybettik. Bize nazaran çocuk sayılırdı. Pertevniyal Lisesinde bizden iki sınıf küçüktü ” demişti.

Babam o zaman 87 yaşındaydı.

Ayrıca başkalarının çocuklarını hep metheder beni ise konu bile etmezdi.

Bir gün gene bir arkadaşının oğlunu methediyordu.

Şöyle başarılı imiş böyle Hukuğu bitirmiş avukat olmuş.

Dayanamadım

” Baba ” dedim

” Ben de İktisat Fakültesini bitirdim.  Yetmedi 2 sene daha okudum. Ülkenin çok iyi bir holdingine ait bir şirketinde Müdürlük yapıyorum.  İki yabancı dili iyi kötü konuşabiliyorum.  Sen başkalarının çocuklarını göklere çıkarıyorsun da neden bana orta 2 den terk muamelesi yapıyorsun? ”

Elini şöyle bir salladı boş ver manasına.

Suratına bakınca o an gerçeği anladım.

Babam benim ile iftihar ediyordu.

Ancak yaratılışı gereği bunu dillendirmiyor bunu başkalarının takdir etmesini bekliyordu.

O günden sonra ilişkilerimiz tavan yaptı.

İkimiz de yemeği çok sevdiğimiz için  birlikte kebabı , kuzu tandırı löp löp götürdük.

İşkembe ,  ayak  paça  içtik , kelle  kokoreç yedik.

Çok ta iyi yaptık.

Babalar günü yazımıza sünnet ve saat ile başlamıştık.

Yüzümüz bir az gülsün diye aynı konu ile ilgili bir fıkra ile bitirelim.

Çok yakın bir zamanda bir sünnetçi bir iş yeri kiralamış vitrinine de bir saat koymuş.

Sünnette saatin ne kadar önemli olduğunu bilmeyen kişiler sünnetçiye sormuşlar.

” Neden vitrine saat koydun ? ”

Cevap net

” Ne koyaydım ? ”

 

 

 

 

 

 

Yorum yapın