Saol Saol Saol

Sene  1963. Fenerbahçe Basketbol Genç takımına kaptan oldum.

Kendimden bir yaş büyük oyunculara kaptanlık yapacağım.

Sebebi şudur.

O zamanlar Basketbolda bir kural vardı.

Adım çıkmış dokuza inmez sekiza deyimine pek uygun bir kural.

Bir üst takıma çıkarsanız yaşınız tutsa da bir Alt takımda oynayamıyordunuz.

Ben çok kısa Yıldız Takımında oynadım.

Sonra 1943 lülerin yer aldığı Genç Takımda oynamaya başladım.

İlk maçımız Şişli ileydi.

Havalı Magirus gibi sahaya çıktım benden biraz kısa göbekli bir Rum kardeşimiz benim içime etti.

Sağdan aldı attı soldan aldı attı , perişan oldum.

O sene  yavaş yavaş takımda daha fazla süre  almaya başladım.

Ertesi sene takımın as oyuncusu olmuştum .

Daha evvel de yazmıştım. Kaptanımız Ömer Kavurdu. Sonranın ünlü film yönetmeni.

Ertesi sene takımın en kıdemlisi olduğum için beni  benden bir yaş büyüklerin başına kaptan yaptılar.

O zaman kaptanlarının yaptığı takımın başında sahaya çıkmak ve her takımın yaptığı gibi takıma

” Türk Sporu adına üç defa saol saol saol ” çektirmekti.

Daha sonra bu hitap değiştirildi , tek bir defa saola döndü.

Neden bir veya üç de iki veya dört değil hala bilmem , sanki çiçekler gibi

Çiçek buketlerinde  de  çiçek sayısı  1 , 3 , 5 tane olurdu . İki veya dört olmazdı.

Neyse

Takım olurdu da muziplik olmaz mı.

Bu da hep okul ve mahalle arkadaşım Mehmet Erbudak’ tan çıkardı.

Yıldız takımında maçlarımız genellikle Kadıköy Yurt Sinemasının altındaki Halk Eğitim Merkezi sahasında olurdu.

Genç takımlarda Spor ve Sergi Sarayında oynamaya başladık.

Bir gün orada maça çıkacağız

” Hadi arkadaşlar başarılar ” dedim sahaya adımımı attım

Baktım seyirci şaşkın bana bakıyor , arkama baktım kimse yok

Meğer Mehmet takımı içeride tutmuş ,

Sahada dolaştım gülücük yaptım içeri girdim

Mehmet bir daha yaparsan seni kabak oyar gibi oyarım dedim. Gülüştük sahaya çıktık.

Kaptanlığımın  takım içinde tam benimsendiği o yıl yapılan Türkiye Şampiyonasında gerçekleşti.

Turnuvaya Ankaradan 2 takım katılıyordu.

Biri Demirlibahçe öteki Doğanspor.

Ankaranın ünlü takımları Mülkiye Kolej dereceye girememişler.

Demirlibahçede bir Ömer vardı . Uxun boylu değildi ama o zamana kadar gördüğüm en komple basketbolcu idi.

Şut atıyor ribaunt alıyor , top getiriyor sayı yapıyordu.

Sonra hakem oldu.

Facebookta arkadaşız.

Doğanspor ise iddialı gelmişti.

Hepsinin üstünde yeni forma , yeni  eşofman .

Eşofmanların arkasında isimleri yazıyor.

Biz A takımının eskileri ile idare ediyoruz.

İki takım da o güne kadar birbirini hiç görmemiş ama duymuş.

Kemal , Mehmet , Özcan

Özcan benden uzun Mehmet benim kadar. Kemal daha kısa

Birlikte ısınıyor birbirimizi kesiyoruz.

Stres diz boyunu geçmiş.

Bizim çocuklardan biri ” Kaptan , karşı takımın eşofmanlarının arkasında neden isimleri yazıyor ” dedi.

” Onlar Ankara’dan geldi. İstanbul büyük şehir kaybolmasınlar diye ” dedim.

İki takım oyuncuları da gülmeye başladı . Stres falan kalmadı . Birbirimize sarıldık sahaya öyle çıktık.

Kemalin soyadı Erdenaydı daha sonra Milli takımlarda da beraber oynadık.

Maçın sonu ne oldu diye soran gözler  görüyorum.

Anladınız onu siz.

Herkese sevgiler

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yapın