Üç Silahşörler

Yeldeğirmenine taşındım Alman Lisesi maceram bitti.

Hafta içi Haydarpaşa Lisesine yaz kursuna devam ediyorum.

Matematik hocamız Ali Karapaşaoğlu

Kısa boylu masmavi gözlü biri.

Ben Lise 1 i okuyup çaktığım için bütün konuları biliyorum ancak derdimi Türkçe pek anlatamıyorum.

Gene de kursun başarılı bir öğrencisi oldum.

Aziz ile dostluğum devam ediyor.

Kurs sonrası onunla beraber Çiçekçiye gidiyorum.

Bilardo oynamaya düşkünlüğüm var.

Kurstaki arkadaşlarım ile orada bir bilardolu kahveye takılıyorum.

Eski Muharipler Derneği imiş şimdi kahve olarak hizmet veriyor.

Bilardo masası en küçük boyutta.

Benim çok ilginç bir özelliğim vardır.

Yeni öğrendiğim oyunlarda hemen dikkati çekecek kadar ilerleme kaydederim.

Sonra herkes gelir beni geçer.

Briç oynarken de öyle olmuştu.

Çok başarılı başladım sonra pek ilerletemedim.

Bilardoda büyük bir avantajım var.

Boy uzun kol uzun

Masanın her tarafından rahatça sayı alıyorum.

Istakanın vuruşlarda kaymaması için özel bir tebeşir vardır.

Onu masanın bir ucundan alabiliyorum , masayı dolaşmıyorum.

Milletin de çok hoşuna gidiyor.

Bilardo ile ilgisi olanlar bilir.

Biz  bilardoyu  3 top ve karambol oynardık.

Her masanın  yanında bir yazı vardır.

” Pike ve mase çekmek yasaktır. ”

Mase çok zor bir vuruştur.

Istaka ile vurduğun topun altına girer ve havalandırırsın.

Topun havalanır ve öndeki topun üstüne değer gider öbür topa vurur sayı olur.

Ben bu güne kadar böyle bir sayı yapamadım.

Pike ise tam bana göreydi.

Masanın kenarına kıçını koyar ıstakanı ucu yer dik olarak havaya kaldırır ve topunun dibine doğru sert vurursun.

Bu vuruşu üç topun birbirine çok yakın olduğu ve normal bir vuruş için istakanın giremediği zaman yaparsın.

Ancak topu ıskalarsan ıstakanın ucu çuhaya vurur ve çuhanın yırtılma riski vardır.

Duvarda yazan yazının nedeni budur.

Günler güzel geçiyor

Kurs eğlenceli , bilardo muhteşem.

Okul dışında akşamları ve hafta sonu Yeldeğirmeninde mahallede takılmaya başladım.

Fenerbahçede oynayan bir basketbolcu olmam ve uzun boyum dikkat çekiyor.

Mahalle arkadaşlarım da süper.

Hepsi bana çok yakınlık gösteriyorlar.

Erkekler hemen yanımızdaki Erginlerin 9 basamak merdiveninde oturup bağıra çağıra laflıyorum laflıyoruz.

Bizim evin karşısında Kıbrıslı bir doktor vardı.

Ve iki kızları Sevin ve Sevil

Bir üst katta Canan

Bizim sırada sanırım Avusturya Lisesinde okuyan adını yanlış söyleyebilirim Gülümsün veya ona benzeyen bir isim.

Biz laflar kızlar pencerelerden veya balkondan bizi dinlerlerdi.

Bizim evin biraz ilerisinde dört yolun kesiştiği bir göbek var .

Orada zaman zaman futbol oynanıyor ben beceremediğim için katılmıyorum.

Bazen top Kasap Hilmi’nin camına çarpar Hilmi elinde bıçak dükkanın önüne çıkar oynayanlara saydırırdı.

İşin daha da ilginci basketbol takımında beraber oynadığımız , Alman Lisesinde benden bir sınıf büyük olan Mehmet Erbudak da bir aşağı sokağımızda Düz sokakta otururdu.

Ben muhitte sadece iki sokağın adını bilirdim.

Bir tanesi Akif Bey diğeri Düz sokak.

Akif Bey sokağı benim için çok özeldir yazacağım.

Mehmet Fenerbahçe Kulübünde hem basketbol oynuyor hem de yelken yapıyor.

Beyni kafasına sığmayan biri .

Alman Lisesinde Orta Mektepte okurken radyo yapar bize satardı.

Çoğu zamanım onların evinde geçiyor.

Macit Amca Üniversitede hoca Fatma Teyze ev hanımı

Kardeşi Zeynep sessiz sakin bir kardeşimiz.

Ama Dıdı

Ailenin temel direği esmer bir büyüğümüz.

Alışverişi yapar evi toplar

Ailenin Dış İşleri bakanıydı.

Mehmet vasıtası ile yeni bir arkadaş ile tanıştım.

Güven Öztaş

Saint Joseph de okuyor.

Spor ile pek ilgisi yok

Ben sokak isimlerini pek bilmem

Bizim evden çıkıp Havraya doğru sağa dönersen ilk sokağın başında bir bakkal vardı.

O sokağa gir aşağı denize doğru yürü, yolun sonuna yakın sağda bir evleri vardı.

Annesiyle birlikte yaşıyordu.

Annesinden hep tırstım.

Öyle miydi bilmem ama çok sert bir insan görünümdeydi.

Bir yandan Üç silahşör görünümdeki biz

Diğer yandan mahalledeki arkadaşlar.

Yarın

Yorum yapın