Corona

Düğün mevsimi geldi

Herkes düğünlere izin çıkmasını bekliyor.

Corona   19  patladı  ama kimse bunu dert etmiyor.

Varsa düğün yoksa düğün..

Bundan elli sene önce benim oturduğum semtte genellikle nikah yapılırdı.

Giderdin evvela erkek olarak ayağına bastırmamaya uğraşır ama bunun mümkün olmadığını görünce teslim olurdun.

Sonra şak şak ,  arkadan tebrik faslı başlardı.

Davetliler tren gibi arka arkaya sıraya girer o sırada ailenin büyükleri imkanlarına göre geline yüzük , bilezik takardı.

Damada para takmak adeti pek yoktu.

Diğer davetliler hediyelerini bir süre sonra çiftin evine yaptıkları ziyarette getirirlerdi.

Getirilen hediyeler genellikle çay veya pasta takımı olurdu.

O zaman önem verilen bir hediye de gümüş parçalardı.

Şekerlik , çay kaşığı , tepsi .

Al bir altı kristal çay bardağı ve altı gümüş çay kaşığı.

Gümüş bizim zamanımızda çok önemli idi.

Bizler iki yüzük alır kendi tepsi aramızda nişan yapardık.

Ancak ülkenin bir çok yöresinde altın takı çok önemliydi.

Daha kız isterken kız tarafı burma bilezik , altın kordon ve beşibiryerde  talep ederdi.

Düğünlerde takıyı takan mikrofonla davetlilere aktarılırdı.

Amcasından beşi bir yerde , teyzesinden burma bilezik.

Aradan bu kadar yıl geçti.

Şimdi o insanların çocuğu veya torunu evleniyor.

Ama ah o hafıza var ya.

Mesela gelinin kayınpederi yarım altın takarsa gelinin anası ah çeker.

Ben onların kızına tam altın takmıştım diye.

Ancak günümüzde çalışma şartlarından dolayı insanların fakirleşmesi onları yeni arayışlara itti.

Gram altın uygulaması başladı.

Ama bit kadar bir altın ne verene ne alana mutluluk vermiyordu.

Türk Parası devreye girdi .

İnsanlar bir kurdelelere paraları iğnelemeye başladı.

Kız tarafı çanakta iğne bekliyordu.

Ama bu fakirlik ,  her evde bir işsiz olması bana hayatın gerçeklerinin insanları bizim gençliğimize döneceğini hatırlatıyor.

Belki gümüş takı belki altı gümüş kaşık.

İş pasta takımı , çay takımına dönerse hiç şaşırmayacağım.