Gazeteler

Şimdi evde oturuyoruz dışarı çıkamıyoruz ama kafamız çalışıyor hafızamızda ise bir sıkıntı yok.

Ben bütün hayatım boyunca iki tespitten uzak durmaya çalıştım.

Birinci tespit ” Bizim gençliğimizde ” ikinci tespit    ” Ben zaten daha evvel demiştim ”

Ancak çok ilginç olan bir şey var

Ben şimdi gençliğimi her an anıyorum .

Bizim gençliğimizde diye cümleler kurmayı çok istiyorum.

Müsaade edin anlatayım beni sonra , eğer isterseniz , döversiniz.

Bizim gençliğimizde teknoloji yoktu , haberleşmek zordu.

Telefon yok , sadece lambalı radyo var  , yarınki gazeteler öğleye kadar gelen haberler ile basılır sonra kamyonlar ile Anadolu’ ya yollanırdı.

Hanımlar sabah bir birlerine kahveye giderlerdi.

Kahvesiz bir hayatı düşünemiyorlar  bu nedenle kahveye birbirlerine gidiyorlar diye düşünmeyin

Yapılan sosyal dayanışmadır kahve bahanedir.

Bir araya gelince hanımlar gazetelerden okuduklarını ,  radyodaki ajanslarda verilen bilgileri bir birlerine aktarıyorlardı

Sosyal hayat böyle yaşanıyordu.

İkinci üzüntüm ise benim önceden yazdığım yazılarda ifade ettiğim hususların  çoğu kez gerçekleşmesidir.

Bu gün sizlere Covid  –  19 sonrası bence yaşanacakları iletmek istiyorum.

Artık Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü yapmak yasaklanmayacak.

Çünkü fiziki mesafeyi korumak zorundasın zaten yapamayacaksın.

Halk Otobüslerinin ve taksilerin sahipleri gelirsiz çalışan şoförler işsiz kalacak.

İnsanlar hayatını sürdürebilmek için çalışmak zorunda.

Ancak vasıtalarda aralıklı oturmalar sonrası bir arabada kaç kişi gidecek araç sahibi ne kazanacak.?

Hanımların kahve toplantılarının erkekler için karşıtı ise semt kahveleridir.

Uzun süre Yeldeğirmenini ve Nedim Abinin kahvesini yazdım.

Bilardo maçları işin tadı tuzu idi asıl yazılması gereken sosyal kimliktir.

Sabah en erken saatte kahveye gelenler emeklilerdi.

Sabah ilk çayın demlenmesini beklerken kahve sahinin satın aldığı gazeteleri okurdu , gelen simitçiden simit alınır çay keyfi yapılırdı.

Daha ileri saatlerde gençler kahveye takılır genellikle hafta sonu oynanacak maçlar analiz edilirdi.

Avrupa ülkelerinde bir seyir keyfi olan futbol maçları ülkemizde çok uzun bir süredir keyif olmaktan çıkmıştı.

Bizim gençliğimizde Kadıköyden her iki takım taraftarı bayrakları ile motora binip Kabataşa gelir maçtan sonra gene aynı motorla Kadıköye dönerdi.

Maçta kendi takımının lehine karşı takımın aleyhine tezahürat yapar ağzını doldura doldura bilmem ne hakem diye bağırır sonra stresi atmış olarak evine dönerdi.

Sonra Paso Lig diye bir uygulama geldi.

Maça girebilmek için annenizin kızlık soyadı dahil bütün kişisel bilgilerini vererek işlem yapıyorsunuz . O günden itibaren hep aynı yerde oturarak maçları seyredebilirsiniz.

Eskiden biz maçları paramıza göre duhuliye , açık , kapalı ve numaralı tribünden seyrederdik Duhuliyede maçlar saha zeminine yakın bir yerden futbolcuların daha çok bacakları beline kadar seyredilirdi.

Şimdi uygulanan Paso Lig herhalde hakemlere bilmem ne hakem denmesin diye gerçekleştirilmişti artık o da yok.

Çünkü maçlarda seyircinin 3-4 adım aralıklı maç seyretme imkanı yok . Gol olunca takımının taraftarı olan yanındaki kişiyi öpen bir toplumuz . Demek ki artık maçlar falan da olmayacak.

İleride durumu göreceksiniz.

O zaman

” Ben size demedim mi? ” diyeceğim.