Belediye yetkililerine ihbar gelmiş.
Falan filan yerde kaçak hayvan kesimi yapılıyor diye.
Ekipler denilen yere baskın yapmış.
Büyük miktarda çekilmiş kıyma bulmuşlar.
Ortalarda büyük . küçük baş hayvan kemikleri.
Kenarda bekleyen canlı kuzular ve 1 – 2 at.
Binadaki sorumluyu sıkıştırmışlar kıymayı nasıl yapıyorsun diye.
” Yarı yarıya ” demiş adam.
” Bir ata bir kuzu.”.
Maçlar oynanırken biz iki takım taraftarı birlikte motora biner Mithat Paşa stadına giderdik.
Maça girmek için sıra beklerken mis gibi kokan ızgara köfteyi alır keyifle yerdik.
ismi nallı kuzu idi.
Ama buna pek ihtimal vermezdik.
Hala da vermem .
Benim bildiğim kadarı ile bu köfteler baş etinden yapılırdı.
Koyunun başının hemen altındaki et ucuz ve olağanüstü yumuşak ve yağlı idi.
Bence köftenin lezzeti oradan gelirdi.
Köfte anlatırken klavye beni bir az eskilere götürdü.
Ben bastonla da olsa umumi vasıtaya binip Kadıköye inebildiğim zaman iki yemek için giderdim.
Bunlardan birincisi lahmacundur.
İkincisi ise kokoreç ve midye tavadır.
Kadıköy Çarşıdan yokuş yukarı Opera sinemasına doğru gidersen tam yolun ortasında sağda bir lahmacuncu vardır.
Eti biraz yoğundur bu neden ile içine bol limon ve salata koyulmasını öneririm.
Yaptığı lahmacunun özelliği fevkalade çıtır olmasıdır.
Kokoreç ve midye tavaya gelince.
Ben çok ünlü ve birkaç şubeli firmayı tercih etmez Sargın’ a giderdim.
Çarşıdan çık Beyaz Fırının yanından sola dön Sargın oradadır.
Beyaz Fırın denince Mitko’ dan bahsetmemek olmaz.
Mitko Fenerbahçe’de basket oynardı.
Babası ben Beyaz Pastaneye uğrayınca hemen yanıma gelir.
Esnaf ağzı ile
” Emin Abi sen Mitko’ya göz kulak ol elin üstünde olsun ” derdi.
Mitko herhalde dükkandaki pastaların lezzetinden dolayı biraz şişmanladı ve takımdan ayrıldı.
Daha sonra onu Pastacılar Federasyonunun Başkanı olarak buldum.
Daha da şişmanlamış.
Sabah bilgisayarınızı bir açacaksınız.
Okuyacaklarınız
Lahmacun , kokoreç midye
Pasta
Şimdi iki buçuk aydır evdeyim ya hep aklım yemekte.
Epey şişmanladım.
Yapacak bir şey yok.
Neyi arıyorsan O’sun sen.