Enflasyon

Evde oturuyoruz.

İnsanlar yapacak bir şey bulamayınca olanı biteni gözden geçirerek gün geçiriyor.

Dün şu maske olayını bir düşündüm.

Herkes maske kolonya almadığını bahsediyor.

Bana 2 gün içinde geldi

Sanırım oturduğum yerde bilinen sevilen biriyim , biri bana yardım ediyor ama kimdir bilmem.

Ben bu güne kadar   (   Covid  –  19  ) öncesi de ,  neden bilmem , bütün fırsatları ,  benim isteğim dışında  dostların yardımı ile gerçekleştirdim.

Zannediyordum iki yıl evveldi Sitemizin Müdürü Bülent ” Emin Amca Belediye senin gibi tek yaşayan ve belirli bir yaşın üstünde olan kişilere yemek yolluyor ben senin için başvuracağım dedi.

” Yahu Bülent ben kullanamıyorum ama yüzme havuzu , hamamı saunası olan bir sitede oturmaya mali durumu müsait olan birine yemek mi yollarlar? ” dedim.

” O işin varlıkla alakası yok ” dedi.

Bir kaç gün sonra yürüteçle bahçeye iniyorum.Tam çıkışta 2 hanım bir bey ellerinde kağıtlar bana beni sordular . Benim dedim evi görmek istediler.

Eve çıktık grubun lideri olan hanım kızımıza ” Ben sizin yerinizde olsam bana yemek yollamam ” dedim. Gülüştük gittiler.

Üç gün sonra haftanın altı günü yemek gelmeye başladı.

O güne kadar pide ve ızgara et ile beslenip protein ve karbonhidrat yüklemesi ile 130 kilo olan ben sebze ve sulu yemek yemeye başlayınca son bir ay öncesi 105 kiloya düştüm.

Canlandım kendime geldim.

Virustan sonra haftada 7 gün yemek gelmeye başladı.

Yaşım gereği sokağa çıkamadığım için para harcamak da zor.

Son bir aydır  belediyeden gelen yemeği öğlen yiyor akşamları dışarıya her cins pide , tavuk şiş , tavuk kanat sipariş edip popo büyütüyorum.

Sabahları site sakinleri kapıma gelip ihtiyacım olup olmadığını soruyor.

Karnım tok sırtım pek ya bir yandan da sosyal medyayı takip etmeyi sürdürüyorum.

Gene geçen hafta sonu 2 saat sonra sokağa çıkmanın yasak olduğu Cuma gecesi popülaritesini muhafaza ediyor.

Ancak yazımın başında belirttiğim şu an maske olayı bir sıkıntı.

İnsanlar işe gitmek zorunda.

Maskeler ise insanlara ulaşamıyor.

Ülkeyi yönetenlerin ilginç bir yaklaşımı var.

Çünkü kendilerinden olmayanlara yardım yapmayı pek sevmiyorlar.

Toplumun bir kısmı ise onların her söylediğini emir gibi telakki ediyor.

Karşısında olan daha eğitimli kısım ise yaşananlarda yapılan hataları insanlara hatırlatmakta sanki görevli gibi.Kısıtlı kanallarda ve sınırlı sayıdaki yazılı basında fikirlerini aktarıyorlar.

Ancak söyledikleri sadece kendi gibi olanlara ses veriyor.

Diğerleri ya kös dinliyor ya da hiç dinlemiyor.

Kendin çal kendin söyle durumu .

Yani sizin anlayacağınız

Ülkeyi yönetenler kendinden olmayanları yok sayıyor  ve onları bitirmek için elinden geleni yapıyor.

Karşısında olanlar ise bütün gün yaptıkları programlarla onların yaptığı icraatları kamu oyuna afişe etmeye çalışıyor.

Eski tabirle bu şartlarda insicamı nasıl sağlayacaksın?

Bu  ise Covid – 19 salgınından daha öldürücü.

Ve ülkeye çok daha fazla zarar veriyor.

Ayrıca dün gazetelerden birinde  bizi yönetenlerden birinin arazi tahsisi ile ilgili bir haberin çıkması bu haberi yapan kişiye terörist olarak dava açılması da beni korkuttu.

Hukukçu olmadığım için konuyu nasıl terörle ilişkilendiriyorlar bilmiyorum ama bildiğim bir şey var.

Önümüzdeki günlerde işler daha sıkıntılı olacak.

Bende arkadaşların çoğunun telefonu yok , nasılsa facede beraberim diye.

Yarından itibaren bende telefonu olmayan bir arkadaşımı arayıp telefonunu almaya ve  onu aramayı düşünüyorum .

Bari son defa seslerini duyayım.