Frankenstein

Dün herkes dışarıdaydı.

Milletin Coronadan falan korkusu kalmamış.

Şöyle bir düşündüm.

Aklıma Dr. Frankenstein geldi.

Frankenstein ya da Modern Prometheus, İngiliz yazar Mary Shelley (1797–1851) tarafından yazılan ve genç bir bilim insanı olan Victor Frankenstein‘ın yarattığı alışılmışın dışında bir bilimsel deneyde garip şekilli ama akıllı bir yaratığın hikâyesini ele alan romandır.

Shelley, hikâyeyi 18 yaşındayken yazmaya başladı ve romanın ilk baskısı, 1 Ocak 1818’de yazar 20 yaşındayken Londra’da isimsiz olarak yayımlandı.[1]

Yazarın adı ilk kez 1823’te Fransa’da yayımlanan romanın ikinci baskısında yer aldı.

Derslerinde son derece başarılı ve de dikkat çeken bir öğrenci olan Henry Frankenstein, sıradışı bir takıntıya sahiptir.

Ölü insanların bedenlerindeki parçaları birleştirip yeni bir insan yaratmayı hedefleyen Henry, bu konuda oldukça ciddidir. Bu nedenle gözlerden uzak bir şatoyu mesken edinir ve burada gerekli çalışmaları yapmaya başlar.

Bu çalışmalar sırasında ona yardımcısı Fritz eşlik etmektedir. Sonuç olarak ilginç bir şekilde başarıya ulaşırlar.

Ancak yarattıkları şey dehşet verici bir canlıya dönüşür.

Dün benim gördüğüm durum bundan farklı değildi.

Asker uğurlayanlar.

Kadıköy Moda’da çimenlere yayılıp eğlenenler.

Gece bir araya gelip oynayanlar.

Bana bu gün sorarsanız nasıl bir ülkedeyiz diye?

İki cevabım var.

Umursamazlar ülkesi.

Cahiller ülkesi

İnsanlarda hafıza tutulması oluşmuş.

Aklıma Vehbi Koç geldi.

Çalışma yıllarımın başında beni onun evine yollamışlardı.

Eve gittim tek başınaydı.

Dikkatimi çekti evdeki buz dolabı eski modeldi.

Yaşı tutanlar hatırlar içine girip kapısını kapatırsanız dışarıdan açılmaz

Biraz çenemi tutamamam gibi bir özelliğim var ya

”  Efendim yeni bir buzdolabı ile bunu neye değiştirmiyorsunuz ” diye sordum.

Bana baktı  ” Oğlum ” dedi.

” Ne kadar teknoloji o kadar çok arıza ”

Onun en büyük icraatı Türk Eğitim Vakfını kurmasıdır.

Ülkenin en büyük sıkıntısının cehalet olduğunu daha o yıllarda teşhis etmişti.

Bu gün ortalarda dolaşanlara bir bakıyorum da.

Vehbi bey bu gün bizi izliyorsa

Sanırım üzgündür.

Kendisine rahmet diliyorum .

İyi ki ülkemizden bir Vehbi Koç geçti.