Kartım

Değerli dostlar zaman zaman bundan 50 yıl evvel yaşananları anlatıyorum ya bunları okuyan bir çok kişi ah nerede o günler diye iç geçirmiştir.

Başka bir ifade ile bir çok kişi o günle bu gün arasında zihinsel bir karşılaştırma kesinlikle yapmıştır.

Ben de aynı düşüncedeyim.

Oynadığım F.Bahçe takımından size bir örnek vereyim.

Bana verilen şansı iyi kullanarak bir ara 17 yaşında takımın ilk beşinde oynama şansı bulmuştum.

Maçlar başlamadan önce ısınmaya çıkınca takım içi dengeler ön planda olurdu.

Mesela ben Oktaya top verirdim o şut atardı .

Çünkü o benim büyüğüm idi.

Şeftali Oktay olarak bilinir kardeşi Önder’e de neden bilmem Zerdali denirdi.

Sanırım 1941 doğumlu idi.

Önder Seden’ i maalesef genç yaşta kaybettik.

O zaman oyuncular arasında saygı ön planda idi.

Takımdaki durumumu bilmem tam anlatabildim mi?

Ben 1946 doğumluydum takımda Tuncer Kabaner 1933 , Batur ve Güner Abi 1936 , Erdal Abi 1940 doğumlu .

Tuncer Abi ile ilgili bir anımı sizlere aktarmak istiyorum.

Kendisi inşaat Mühendisi Kabataş Arabalı Vapur İskelesini o yapmış.

Ankaralı İbrahim ile birlikte 2.02 lik boyları ile Hüseyin Alp öncesi Ligdeki en uzun iki oyuncuydular.

Bir gün idmanda ben onun şutunu kestim.

Bana küçük derdi.

” Küçük gel bakayım kaldır elini ” dedi.

Kaldırdım.

” Anlamıştım zaten ” dedi.

Tuncer Abi nin kolları bana göre epey kısa.

Aramızda 9-10 cm. olmasına rağmen kol ile beraber ben daha uzundum

Kendimden epey büyük oyuncular ile  sevgi ve saygıya dayan bir süreçte bulunmuş olan ben bazı haksızlıklara ise pek dayanamıyordum.Örnek vermem gerekirse

Sene 1980 veya 81 olabilir Bozüyükte çalışıyorum gezmeye İstanbul’a anamlara gittim.

Bu çok ilginç  evin sahibi babadır  ama erkekler  anamlara gittik der , bayanlar da babamlara. Herhalde erkeklerin anacı kızların babacı olması bu konuda etkili.

Şeytan dürttü herhalde  hafta sonu bir basketbol maçına gitmek istedim .

Elimde kapı gibi kartım var.

” Bu kartın sahibi bütün maçlara serbest girebilir ” diyor.

Kartın üzerindeki rakam 131 yani ben Türkiyenin 131. millisiyim.

Spor ve Sergi Sarayına geldim kapı ana baba günü.

Bu kartlar iptal edildi dediler beni içeri almadılar.

Biletler de tükenmiş bir tarafımıza baka baka geri döndük.

Bozüyüke dönünce Ankarayı Basketbol Federasyonunu aradım bir yetkili ile görüşmek istediğimi söyledim.

” Merhaba Emincim ben Erol ”  dedi.

Anladım ki beni tanıyor.

” Erol geçen hafta sonu İstanbul’a maça gittim Milli kartın geçmiyor diye beni maça almadılar ” dedim.”

” Emincim biliyorsun Spor ve Sergi Sarayı 4500 kişilik . Milli sporcu sayısı da çok arttı bu nedenle 50 defa milli olanların altında kalan kartları iptal ettik ” dedi.

” Erolcum iyi yapmışsınız da bizim zamanımızda her yıl sadece Balkan Şampiyonası oynanırdı.Yunanistan Bulgaristan , Romanya  , Arnavutluk bazen katılır bazen katılmazdı.Yani yılda 4 defa milli olarak nasıl 50 defa milli olacaktık. Bari Eski Milli sporcular için bir gişe açın . Paramızı verip maça girelim ”

” Mümkün değil Eminciğim ” dedi ben de ” Erolcuğum ben de o kartımı şu an yırtıyorum sesi sana geliyor mu ”   dedim.

Yırttım ama sonra da pişman oldum kartımı çocuklarıma torunlarıma bırakabilirdim.

Kısmet değilmiş.