Bu gün yazacağım bloğuma geçmeden önce bir Alman düşünürden kısaca bahsetmekte yarar var.
Arthur Schopenhauer
1788 – 1860 yılları arasında yaşamış
Ustanın tipik özelliği ise kötümserin önde gideni olmasıdır. ( Bu konuda ben de fena değilimdir).
Bunu zaten kendi de ifade ediyor.
Takmış evliliğe
” Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.” diye tutturmuş.
Adam kötümser ya.
Söylediği erkeklerin evlenmesinin önünü kesmek değilse nedir?
Sanki erkek analarından rüşvet almış.
Düşüncelerim beni kırk elli sene evveline götürdü.
Şimdiki gençlerimize belki komik gelecek.
O günler de çiftlerin üstünde çok ağır bir aile ve mahalle baskısı vardı.
İnsanı sanki zorla evliliğe iterdi.
Oteller evlendirme cüzdanı olmadan çiftleri kabul etmezdi.
Bir araya gelme arzun var imkanın yok.
Ben iki belgeye bütün ömrüm boyunca hasta oldum.
Birincisi ehliyettir.
Ehliyetsiz araba kullanırsanız hep çevirirler.
Ehliyeti aldıktan sonra korkma çık yollara
Yazın uzun tatil yolları , yıl boyu şehir içi taverna ve eğlence yolları hariç hiç bir yerde ehliyet ruhsat sorulmaz.
İkincisi Evlenme Cüzdanıdır ki evlenince durum ona sahip olanın suratına yansır.
Malum fıkradır adamın biri yanında bir hanımefendi otele giriş yapmış.
Bir oda istemiş ve kaç para olduğunu sormuş .
Görevli ” 280 Lira ancak evlendirme cüzdanını görmem lazım ” demiş.
Müşteri ” Cüzdan ne için ?” diye sormuş.
” İspat için” demiş “evli olduğunuzu”
” Sen bana evli olmadığımızı ispat et ben sana 500 lira vereyim ” demiş adam.
” Anladım ” demiş görevli ” Cüzdana gerek yok buyurun anahtarınız ”