Dün siyaset yazmadık. İnsandan yaşamdan bahsettik. Ancak bu gün biraz siyaset biraz vatandaş yazmanın bence zamanı.
Ben zaman zaman düşük ayak ( bu tıbbi bir teşhisdir) olduğumu, bunu bir ölçüde kabullendiğimi ve kendimi özürlü hissetmediğimi yazılarımda bahsederim.
Ben sitenin üst tarafındaki bir blokta otururum. Her gün doktorların diğer ayağımın zayıflamaması için önerdiği bir kaç km. iik mutad yürüyüşüm için sokağa çıkınca çoğu zaman sitenin alt tarafında oturan benden daha genç bir özürlü ile karşılaşırım. O aşağıdan gelir ben yukarıdan, ancak kapıda rastlaşamayız. Uzaktan birbirimize baston selamı verir yolumuza devam ederiz.
Dün sabah bir dükkanda tesadüfen yan yana geldik. İkimizin sıkıntısı da aynı imiş.Galiba ikimizin doktoru da aynı. Benim problemimin nedeni az beyin, çok bel. Onunki çok beyin az belmiş. Pilav üstü kuru gibi anlattım galiba.
Ne ise ( sevdiğim bir arkadaşım bu kelimeye neyse diyor) onun beynindeki baskı çok tehlikeli bir yerde olduğu için ameliyat etmiyorlarmış.
Mahallemizde masaj yatağı üreten bir firmanın şubesi açılmış tanıtım amaçlı sıkıntısı olanlara ücretsiz hizmet veriyorlarmış.. Firma ismi vermeyeyim, kardeşimiz oradaki yataklardan fayda sağlamış bana da gitmemi önerdi ve reklam amaçlı hazırlanan broşürü verdi.
Aman allahım. Adres bildiğim yer ama geçen ay Cumhuriyet olan caddenin ismi Egemenlik olarak değiştirilmiş.Geçen günlerde hastanelerin kapılarından sökülen T.C ler malüm. Sonra tekrar eklenmeye başlandı. Cumhuriyet lafına hasta olan kafalar şimdide cadde ve sokaklardaki Cumhuriyet kelimesini hedef almışlar dört nala gidiyorlar.
Peki kendini Atatürkçü olarak adlandıran diğer kesim ne yapıyor. Geçtiğimiz hafta başı Silivriye atak başlattılar. Atatürkçüsü, İzmcisi, İnsan Hakları savunucuları hepsi oradaydı. İtiş kakış, yıkılan bariyerler, tazyikli sular, biber gazları. Mahkeme Perşembeye kaldı. Perşembe günü tık yok.
Gel de Friedrich Schiller’i hatırlama !
Doğumu 10 Kasım 1759 olan Usta
“En hür insan bile efendisiz değildir” demiş
Yazık oluyor güzel ülkeme