Kalın Sağlıcakla

Kadıköy’e taşındık ancak Alman Lisesindeki tedris devam ediyor.

Aldığımız ev Yeldeğirmenin’de.

Üsküdar – Kadıköy güzergahında GATA yı sağına Hayvan Hastanesini soluna al tren köprüsünün üzerinden geç Rıhtıma gelirsin.

Sağında Et ve Balık Kurumu , bak soluna bir yokuş göreceksin .

Aldığımız ev o yokuşun sonunda .

Sokağın adı Rıhtım İskele

Sokak hep tarihi evlerle dolu bizim ev ise BTB li pırıl pırıl , yeni yapılmış . Çürük diş gibi duruyor.

Okul çıkışı vapur gene 13.20 ama yetişmek daha kolay .

Çünkü Eminönü’ne kadar köprüyü koşmak gerekmiyor.

Bir yandan yerleşmeye diğer yandan da apartman komşularını tanımaya çalışıyoruz.

Girişte sağda Bakkal Sabahattin Ağbi eşi Hayriye Abla çocukları Nilgün , Ergun , solda Konyalı Emine Teyze çocukları Nimet , Sezai , Zekai ve  Ganimet .

Sabahattin Ağbilerin üstünde biz oturuyoruz karşımızda bir asker ailesi.

Üstümüzde Civre ailesi . Sessiz sakin bir ana baba. İki kız çocuk Sara ve Tuna. Bir de enişte  . Ama ne enişte . Boyu 1.55 sesi 5.55.Her akşam nevalesini alır gelir arka balkondan bize kadeh kaldırırdı.

Sara benden biraz küçük Tuna kardeşim Harika ile aynı yaşta aynı sınıfta okuyacaklar. Daha sonra 3. kardeş Yıldız doğdu.

Apartmanda ilgi çeken diğer aileler Nevzat Amca , Suat teyze çocukları Tansu Cansu.

Tansu Maarif kolejinde okur benle yaşıttı . Cansu kardeşimle aynı sınıftaydı.

Nevzat Amca ile Suat Teyze Kemal Atatürk’te öğretmendi. Nevzat Amcaya beyaz saç ve kaşlarından dolayı Pamuk Dede derlerdi.

Bir üst katta ise Uğurluteğin ailesi otururdu . Baba sanırım adı Şerafettin idi ve subaydı eşi ise öğretmen. Oğulları Toktamış benle yaşıttı kardeşi  Hatice ise kardeşimle.

Bir diğer dairede ise Aytuğrullar . Turgut Amca ve Ulviye hanım teyze. Çocukları Erkan benden küçüktü Bülent ise kardeşimle yaşıt. Erkan’ı maalesef bir trafik kazasında kaybettik. Bülent ise kardeşim gibi eczacı oldu . Görev yeri Tuzla olduğu için zaman zaman beni Aydınlıda ziyaret eder.

En üst kat ise apartmanımızın en dikkate değer katı idi. Niyazi Amca her gün koca kamyonunu evin kapısına çeker Sabahattin Ağbiler ve Emine teyzenin güneşi görmesine mani olurdu. Sabahattin Ağbi gördüğüm en kibar ve zarif insanlardan biriydi. Sopayı alıp yukarı çıkmazdı.

Diğer katta ise Kadıköy Belediyesinde babam ile birlikte çalışan daktilo bir hanım vardı. Her akşam eşi ile birlikte çilingir sofrasını kurar sonra birbirlerine tencere tava atarlardı.

Sabah ise hiç bir şey olmamış gibi kol kola işe giderlerdi.

Ben bütün bunları insan belleğini tanıyın diye yazdım.

Sanırım aynısı sizde de oluyordur.

En az 55 sene evveli hatırlıyor ancak akşam ne yediğimizi hatırlamıyoruz.

Şimdi hatırladım da ben daha yemek yemedim. Bir şeyler atıştırayım.

Hadi kalın sağlıcakla

 

Yorum yapın