Macit Amca

Bir kaç gün önce 4 yıl öncesini yazacağım demiştim

Ancak semtten arkadaşım İlbey yazılarına devam et şimdi evdeyiz vakit zor geçiyor dedi . Ben eski günlerden iki yazı daha yazıp bırakmayı planlıyordum ama İlbeyi haklı gördüm bu nedenle bir süre daha eski anılarımı yazacağım.ca

Dün Turgut Amca ve kızları Ayla ve Aynurdan bahsetmiştim.

Turgut Amcanın eşi daha açık renkliydi.

Aynur da annesine benzerdi.

Bir de arkadaşım Mehmet Erbudakların evinde onlarla birlikte yaşayan Dıdı vardı.

İsmini bilmem herkes Dıdı diyordu ailenin Dış İlişkiler Müdiresiydi.

Fatma Teyze ve Macit Amca onu çocuklarından ayırmazdı.

Bir şey gerektiği zaman takardı baş örtüsünü  alışverişe çıkardı.

Mehmedin kardeşi Zeynep de ailenin diğer ferdiydi.

Ev Düz sokakta tam köşede 2 katlı bir yapı.

Zaman zaman akşamları Mehmede uğrayınca Macit Amcayı üstünde rop dö şambır ağzında piposu ile çalışma odasında görürdüm.

Çok yönlü bilim adamı, profesör, akademisyen, ülkemizde haritacılığın öncüsü idi.  (D. 15 Mayıs 1912, İstanbul – Ö. 23 Nisan 1981, İstanbul).

liseyi Amber Sultanisi’nde Arapça ve Fransızca çifte dilli bir eğitim görerek 1931 yılında bitirmiş.

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi matematik bölümünü 1935 yılında bitirmiş.

Sınavı kazanarak, Berlin’de harita mühendisliği öğrenimi görmek üzere Almanya’ya gönderilmiş. Berlin Yüksek Mühendis Mektebi’ni 1940 yılında bitirmiş.

1945 yılında İller Bankası’nın harita servisine memur olarak girmiş.

İTÜ Harita-Kadastro Fakültesi’nin kurucuları arasında yer alarak, bu fakültede öğretim üyesi, profesör ve dekan olmuş.

Prof. Macit Rıza Erbudak, Türkiye’de haritacılık mesleğinin kurucusu, öğretmeni ve uygulayıcılığının öncüsüdür. Ölümünden sonra, İstanbul / Kadıköy’de oturduğu sokağa “Prof. Macit Erbudak” adı verildi. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu da kendisine üstün hizmet ödülü verdi.

Bir insanın adı sokağa boşuna verilmez.

Mehmet ile Alman Lisesinde tanıştık benden 1 sınıf üstteydi ve ta o zamanlar radyo yapar bize satardı.

Fenerbahçe Kulübünde yelken yapıyordu sonra basketbol takımımıza katıldı.

Bir gün Genç Takımda maça çıkacağız ,  kaptanız ya en öndeyiz .

Kaptan en önden çıkar takıma sağol sağol çektirir başka da bir faydası yoktur.

Sahaya çıktım arkamda ses yok Mehmet takıma şaka yapalım arkasından gitmeyelim demiş sahaya çıkmıyorlar yandan beni kesiyorlar.

Bu rezaletten sonra oyun başladı ama benim sigortalar attı.

İçeri girince Mehmede s….. g..     dedim

Beni dinledi         İsviçreye gitti.

İnternetten edindiğim bilgi şu

Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Mehmet Erbudak, İstanbul Alman Lisesi (1964) ve Robert Koleji Yüksek Okulu’nu (1968) bitirdikten sonra Yale Üniversitesi’nde katıhal fiziği dalında doktora yapmış. Bir süre Harvard ve MIT’ye bağlı Cambridge Electron Hızlandırıcı’da sinkrotron ışınımını kullanıp deneyler yaptıktan sonra Türkiye’ye dönmüş. 1978 yılında ODTÜ Fizik Bölümü’nde doçent olmuş. ETH Zürih’te profesör olarak yüzey fiziği dalında ders verip araştırma yapmış; yaş sınırından 2010 yılında emekliye ayrılmış. Halen Boğaziçi Üniversitesi’nde (online) ders veriyormuş.

Belki yazdıklarımı okur da beni arar

Neyse ben geçmişe devam edeyim.

Daha sonra öğrendim ki Askerliğini yapmak için ülkeye dönmüş.

Fenerbahçe burnundaki Denizcilerin Fenerinde askerlik yapıyormuş.

Ziyarete gittim

Yaz günü içeri girdim üstü çıplak altında kısa bir kot

Adamdan bilim adamı olarak yararlanmıyorsun askerde balık tutuyor.

Neyse seneler sonra Kadıköyde çarşıya çıktım Mehmedi gördüm.

Yanında kardeşi Zeynep eşi bir kız bir erkek genç çocuk Mehmet erkek çocuğa fırça atıyor.

Mehmet Merhaba dedim beni tanımadı

Zeynep Abi bak Emin Abi dedi o zaman tanıdı fırça attığı damatmış.

Bu Mehmedi son görüşüm oldu tek isteğim bu gün inşallah İsviçreye dönmüştür.