Bu gün gene bloğumu çok takdir ettiğim Arthur Schopenhauer’ in bir tesbiti ile açmak istiyorum. “Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. İnsan hayatı, bir tür hata olmalı.”
Benim bu tesbiti bloğuma almamın temel nedeni son günlerde yaşanan olaylara gerek iktidar gerekse cemaat adı verilen tarafların yaptığı açıklamalar değil.
- Olayın tarafı olan bakanların yaptığı açıklamalar ise hiç değil.Benim şaşıp kaldığım ülkenin taraflı tarafsız , eğitimli eğitimsiz tüm vatandaşları
Daha önce özellikle askeri vesayet ile ilgili çalışmalarda sanıkların evlarinden alınması , iddianamelerin hazırlanması, duruşma sırasında dellillerin değerlendirilmesi ve muhakemelerin sonlandırılmasında çıt çıkarmayan değerli vatandaşlarım
Gezi olaylarında ve sonucunda yaşanan baskılara karşı mö sesi veren değerli vatandaşlarım
Bu gün yaşanan olaylarda ortaya çıkan rüşvet görüntülerinden hemen sonra işin örtbas edilmesi için bir takım yeni yönetmeliklerle yargıya ve polise zincir vurulmasına sessiz kalan değerli vatandaşlarım
Bu vatandaşlarımın bir kısmı uykuyu çok sevmekte ve Scopenhauer’ in dediği gibi mutlu mutlu uyumaya devam etmektedir.
Diğer bir kısım vatandaş ise uykudan uyanmış , olayları özümsemiş , tehlikeyi sezmiş ve, elinden bir şey gelmediği için, mutsuz olarak yaşamakta ve kendilerini savunmayı dış ülkelerden ve mahkemelerinden beklemektedir.
Bu gün yaşananlara iktidarın verdiği tepkilere bakılırsa önümüzdeki her türlü seçimde, kaybetmemek için yanlış doğru, ahlaklı az ahlaklı enstrumanı kullanacağını , naylon seçmenden tutun da oyların sayımı dahil elinden gelen her şeyi yapacağı ve bu şekilde iktidarda kalacağını kesinlikle söyleyebilirim.
- Bloğumun sonunda ne kadar üzüntülü ve mutsuz olduğumu Paul Auster’ in kelimeleri ile mutlu vatandaşlarıma aktarmak istiyorum.
“Neden mutsuzsun?” dedi. “Mutsuz değil, beceriksizim” dedim. Sizin gibi, mutlu olduğumu sanmayı beceremiyorum. Hepsi bu! »