Virus

Klavyeyi önüme alıyorum yazmaya başlıyorum sonra klavye beni oradan oraya götürüyor.

Dünkü yazıma bir baktım daldan dala atlamışım.

Üsküdar nire Bozüyük nire.

Yazıları 350 kelime civarında tutmaya çalışıyorum ama  olmuyor.

Hele dünkü yazıma baktım 575 kelime olmuş.

Özür dilerim .

Yazıyı nasıl yazıyorsun diye soranlara bu günkü yazımı örnek vereyim .

Hadi gelin beraber yazalım.

Dünkü yazımda midye çıkartır sonra teneke üstünde pişirir şişe suyu eşliğinde yerdik demiştim ya.

Bu gün araştırdım sallamışım , plastik su şişelerini  1973 yılında DuPont mühendisi Nathaniei   Wyeth, karbonatlı sıvıların basıncına dayanabilecek ilk PET şişeleri patentlemiş.

Bari araştırmaya devam edeyim dedim. Sonra aklıma geldi bütün aileler Kadıköy’de çeşmelerde kuyruk olur içme suyunu öyle karşılardı.

Üsküdar’da hatırladığım musluklardan içme suyu akardı. Terkos Gölünden gelirdi ki zaten suya Terkos derdik.

Tam da burada Ananemi anlatmam gerek.

Kendisi İnkilap Yazlık Bahçe Sinemasına gidince muhakkak Çamlıca Gazoz firmasının  portakallı gazozunu  ister ona boyalı gazoz derdi.

Hem boyalı gazozunu içer hem de filmin kötü adamı olan Ahmet Tarık Tekçe ‘ye gözün kör olsun diye bağırırdı. Daha sonra Ahmet Tarık Tekçe komedyen oldu onun yerini Erol Taş aldı ananem bu defa da ona gözün kör olsun diye bağırmaya başladı.

1946 Yılında üretime geçen ancak 1972 de Kadıköy’de herkesin yerini bildiği Altunizadedeki yerinde üretime geçen Çamlıca Gazoz yani bu harika Tesis daha sonra Ülker’e satıldı ve Ülker o canım Tesisi Cola Turka ‘ ya kurban etti.

Anladınız mı  sevgili dostlar kafam  bir bidondan olaydan olaya nasıl atlıyor.

Kadıköy’ de ise çok sayıda plastik bidon ile gidip su aldığımız çeşme vardı.

Bunların birincisi Yeldeğirmeninde Talimhaneye giderken Kuşlu Kahveye yakın hemen İlkokulun  önündeki çeşme.Sanırım Kayışdağı suyu idi.

Bir de Yeldeğirmeninde arabalar ile Hamidiye Suyu satılırdı ancak hangi  memba suyudur bilmiyorum.

Sonra internete girdim.

” istanbulun kayışdağı semtinde kayış dağından çıkan ve buradan çevredeki ve uzaktaki birçok semte kadar çeşmeler vasıtasıyla ulaşan kaynak suyu (erenköy, içerenköy, başıbüyük,maltepe,üsküdar,bostancı vs…). bu suyun özelliği çam suyu olmasıdır. yani yağmur suyunun çamların altından süzülerek kaynaklardan fışkırmasıdır.”

Şimdi bu bilginin ışığında Mahallemin çeşmesinden Kayışdağı suyu mu akıyordu emin değilim.

İkinci çeşme ise Valievlerinde otururken Acıbadem yoluna çıkıp sağa dönüp hemen soldaki çeşmelerden sıklıkla bidonlarımızı doldurmak için girdiğimiz kuyrukları hatırlarım.

Sekiz kaynaktan gelen sular, üzeri kapalı ufak bir havuzda toplanır. Buradan çıkan su, Kireç Ocakları ve Uzunçayır’ın kuzey tarafında ve yamaçtan geçerek civardan gelen katmaları alır. Taşlıdere yakınlarında eski Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Memduh Paşa’nın (1839-1925) çiftliğine gelir, burada tekrar katma sularla dolan su yolu, Küçük Çamlıca Tepesi’nin güney eteklerindeki Semerci Bağı ve Üçpınar mevkiine ulaşırdı. Burada hâlâ mevcut olan maksemden yola çıkan su, biraz ileride Yeni Cami için evvelce bulunan suyu, Altunizâde semtindeki Necip Bey tarlasından gelen suyu ve bugün Askeri Prevantoryum olan Ahmet Celâleddin Paşa’nın çiftliğinden gelen suyu aldıktan sonra Acıbadem’e doğru inerdi. Künk yol, yeni katma suları aldığı Validebağı’ndan sonra Seyyid Ahmet Deresi tarafında, toprağın uygunluğundan delme mecra haline ve sonra künk olarak yoluna devam ederdi.

Adına Fatma Sultan Suyu denirmiş .

En sevdiğim çeşmeyi sona sakladım.

Yakacık Ayazma Suyu.

Hafta sonu çoluk çocuk bidonları alıp Yakacığa gidip kebap lahmacun yerdik.

Harika bir fırını vardı.

Maliyeti düşürmek için ise Yakacık suyunu bidonlar ile alır eve getirirdik.

Yakacık Ayazma caddesinde Ayazma mevkinde bu çeşme çukurda olup, iki yanından birer merdivenle inilmektedir. Sıva ile örtülü cephenin ortasında kabartma oymalı bir ayna taşı bulunmaktadır. Suyu devamlı olarak akmaktadır.

Nasıl yazının 500 kelimeye ulaştığını bilmem anlatabildim mi ?

Gene 534 olmuş