Bu Da Mı Geldi ?

“İki tür insan vardır. odaya girdiğinde ‘işte geldim’ diyenler ve ‘demek buradasınız’ diyenler.” demiş  Frederick Collins.

Kendisi  1950 de vefat ettiği için ondan izin almam mümkün değil.

Ancak onun yaptığı tespiti biraz değiştirmek istiyorum.cay

“İki tür insan vardır. odaya girdiğinde ‘işte geldim’ diyenler bir de odadakiler tarafından bu da mı geldi denenler ”

Aslında her iki tespit de beni ifade ediyor.

Girdiğim her ortamda geldiğim belli olurdu.

Sonrası biraz karışık.

Bozüyük’de çalışırken oranın sakinleri bu ara çok kulağını çınlattığım Tesis Müdürümüz Turgay’a demişler ki.

” Emin Bey ile ne zaman birlikte olsak ortama neşe katıyor. Çok hoş esprileri var ”

Turgay’ın verdiği cevap çok net.

” Bir adam günde 50 tane espri yaparsa arasında 1-2 tanesinin de  güzel olması normaldir. ”

Beni çok iyi anlatmış.

İlk 3 yılı dip dibe, birlikte 19 yıl geçirdik.

Beni benden iyi tanır.

Az biraz da eğitimlidir.

Amerikan Conilerini Kabataş’tan denize dökmelerinden arta kalan zamanda okumuş mühendis olmuş.

O zamanlarda gençtik sonra olgunlaştık demekten hep korkarım.

Hep aklıma  Peyami Safa’nın lafı gelir.

” Zaman insanları değil armutları  olgunlaştırır”  demiş Usta.

Biliyorum ki odaya girdiğim de bu da mı geldi diyenler hala fazla sayıda.

Ama bu sayıyı azaltmak için çalışıyorum.

Anonim bir tespiti hep hatırlarım.

“Şimdi biz ölsek, en fazla kahvede çaylar soğur” denir.

Olsun bu bile bir şeydir.

Ya kahvede oturup da çayını hüp diye içmeye devam ederlerse.

Ölmek bir şey değil de bir de defin günü sıkıntısı var.

Hastanelerdeki Randevu Sisteminin benzerini  vefatlar için uygulamak da mümkün değil

Kar yağmur  yağmayacak.

Cumartesi Pazara denk gelmeyecek.

Bodrum Çeşme zamanı ise hiç olmayacak.

Cemaat bulamazsın vallahi.

Bu nedenle işi ağırdan almak da fayda var.

Kafandan bunları silmek ise temel şart.

Ve kalan günleri  mutlu geçirmek esas amaç olmalı.

Hadi bunu yapalım.

Hadi ama !!!

 

 

Yorum yapın