Geçenlerde internette dolaşırken ilginç bir Fransız Atasözü buldum.
Fransızlar ” Aşk eşeğe bile dans ettirir.” diyorlarmış
Bundan harika bir yazı çıkar diye düşündüm.
Kimse heyecanlanmasın, herhalde eşek üzerine yazmayacağım.
Ele almak istediğim konu dans.
Bizim gençliğimizde bu günkü gibi elleri kaldırıp popoyu sallamaya dans demezlerdi.
Tango, vals gibi adımları kesin olarak belirlenmiş danslar vardı.
Daha sonra samba , rumba mambo , bolero , ça ça , twist, rock and roll gibi danslar çıktı.
Ve bunları öğreten dans okulları.
Ancak halkımız bunlardan sadece tangoyu hayatına soktu.
İki sol bir sağ yapıyorsun.
Tangodan bozma bu dansa slov (w) dediler.
Düğünlerde ilk başta slov çalar herkes pisti doldurur sonra müziğin ritmi değişince masaların altına kaçılır veya salon dışına çıkılıp sigara içilirdi.
Düğün sonunda göbek havasına geçilince insanlar gene pisti doldururdu.
Dans dersi alanlar ise hem düğünlerde hem de sosyal hayatta öne çıkardı.
Ancak tam da orada müzik kulağı önem kazanırdı.
Çünkü orkestralar birden yeni şarkıya geçerdi.
Çalan müziğin hangi dans olduğunu bileceksin ve hemen ona uyacaksın.
Çok sevdiğim ve rahmetle andığım bir dostumuz tonla para verip bütün dansları öğrenmişti.
Ancak müzik kulağı olmadığı için orkestra ritmi değiştirince bu hangi dans diye etrafa sorardı.
Samba derlerse harika bir samba , ça ça derlerse fevkalade bir ça ça yapardı.
Günümüz sanatçıları bile dans bilgileri olmadığı için orasını burasını sallayarak ekmek parasını kazanıyor.
Çoğu dans gruplarının arkasına saklanarak mesleğini icra ediyor.
Dans grupları ise 19 Mayıs etkinlikleri gibi aynı hareketleri yapıp bunu dans olarak yutturma gayreti içinde.
Onlar da haklı
Ekmek paralarını çıkarıyorlar.
Ben dünyaya erken geldiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ey okurlar.
Olayı sadece dans ekseninde almayın.
Hayatın her alanında ben ve bana yakın yaşta olanlar keyifli bir gençlik geçirdik.
Kendi sınırlarımızı kendimiz belirledik.
Aşkı , sevgiyi saygıyı önce içimizde sonra toplumda yaşadık.
Şimdinin genç ve orta yaşlılarına ise başkaları öğretiyor.
Biz dolu dolu yaşadık.
Şimdi ise mış gibi yapılıyor.