Irz ve Sandal

sandal_107988Sene 1958  aylardan Ağustos

Türkiye nüfusu yaklaşık 26 ,   İstanbul nüfusu 1.7 milyon

İdam kararları verilebiliyor hakimler kalem kırıyor

Babam Üsküdar Belediyesinde görev yapıyor

Belediyede çalışan Zeki diye beyaz saçlı kısa boylu bir hademe var.

O zamanlar Üsküdar’da ise sadece 2 yazlık bahçe sineması

Benim oturduğum mahallenin adı ile bilinen ve genellikle orta seviye insanların gidip çekirdek çıtlattığı ve gözyaşları ile film seyrettiği İnkilap Sineması

Doğancılar Yokuşunun sonunda daha elit insanların gittiği Aypark Sineması

Zeki aynı zamanda Aypark sinemasının bekçiliğini ve eşiyle birlikte temizliğini yapıyor

Sinemada rastladığım eşi karakuru sade albenisiz bir hanım

O zamanlar  kadına taciz gibi olaylar pek yok   banka soygunları ise hiç gündemde değil

Tecavüz kelimesi ise hiç kullanılmıyor

Kullanılan kelime ırz

Yani bir kimsenin, başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gösterilmesi gereken iffeti, namusuırz

Bir gün Zeki akşam eve gelince eşini evde bulamıyor

Polise başvuruyor

Polis kadının çocukları ile birlikte karşıya geçmek için bir sandala bindiğini tespit ediyor ve sandalcı Kandemir Sipahipala’yı yakalıyor.

Kandemir , ki sonra Salacak Canavarı olarak adlandırılmıştır, kadın ve büyük kızının ırzına geçtiğini ve sonra hepsini denize attığını itiraf  ediyor

” Kadın çok alımlıydı dayanamadım”  diyor

11 kasım 1960 günü yapılan son duruşmada hakim Uluer Yüceöz kalemini kırıyor ve Sipahipala’yı idama mahkum ediyor

19 aralık 1962 sabahı idam ediliyor.

Bu kadar uzun bir anıyı sizinle paylaştığım için beni affedin ancak

Ülkemde yaşanan baskı ve hukuk dışı veya hukuğa uydurulmuş olaylardan çok rahatsızım

Kendimi sandaldan denize atılmış gibi hissediyorum

Hem de ülkemin laik ileri görüşlü demokrat % 50 si ile birlikte

Hani milletim diye adlandırılan diğer %50 var ya,   ya onlar derseniz

Biz denizdeyiz ama onlar da sandalda

Anlayacağınız yeni bir Sipahipala vakası

 

 

“Irz ve Sandal” üzerine bir yorum

  1. Geçmiş yıllarda polis, zanlıdan delile ulaşırdı. Parmak izi, DNA, Mobese, bunların adını bilen yoktu. Teknoloji geliştikce, elbetteki polis’te bu nimetlerden yararlanıp, delilden sanığa ulaşmaya başladı.

    Teklolojinin ve tıbbın, bu gibi vakaları aydınlatmaya yeterli olmadığı ve ilkokul mezunu kişilerin polislik yaptığı yıllarda, elbetteki hukuk cinayetleri olmuştur. Kandemir Sipahipala olayını, üç beş kaynaktan daha okumuştum. Bu olayın günahı vebali varsa, ifaade alma sürecinden, kararın onanmasına, infaz için meclis ve parlamento’da imzalanmasına ve Cumhurbaşkanı’nın nihai imzasına kadar, dahli olan insanların omuzunadır.
    Şimdi zate hayatta olmayan bu insanlar, öbnür tarafta kozlarını paylaşsınlar..

    Yanıtla

Yorum yapın