Herkes ülke insanına yapılan haksızlık ve kötülükleri , kendi bakış açısı ile anlatıyor.
Ben de bir şansımı denemek istiyorum.
Bana göre ülke insanına yapılan en büyük kötülük bizim çocukluğumuzda kullanılan kesekağıtlarının kaldırılmasıdır.
Okunmuş gazeteler kapıdan geçen arabalı hurdacılara satılır, parası bize harçlık olurdu.
Onlardan yapılan kesekağıtları ise bizim için bir eğitim aracı idi.
Yapışkanlı kısımlar itina ile açılır daha sonra okumaya geçilirdi.
Biz okuma zevkini onlardan kazandık.
Sonra bu günlere geldik
Şimdi naylon poşet dönemi başladı
Akıllı telefon , bilgisayar dönemine geçtik.
Herkesin evinde ok, bye, öptüm diye konuşan
Kelime haznesi 75 in altında
Anne, baba , çocuk ve torunlar
Her şeyi de bilirler.
” Cehalet ne güzel, her şeyi biliyorsun.” derler ya aynen öyle
Hiç yanlış yapmazlar
Zor duruma düşünce cevap hazırdır.
” Bizde yanlış olmaz, olduysa da yanlışlıkla olmuştur.”
Söylenecek çok şey var ama
1874-1936 yılları arasında yaşamış Avusturyalı yazar ve gazetecinin bir tespiti ile bitirelim.
Karl Kraus
“Bu kadar kitabı okumayacak zamanı nereden buluyorsunuz?” diye soruyor.