Akşamdan beri aklımda hep tahtakurusu var.
Nedeni herhalde Müzeyyen Senar’ın kaybı.
Taş plak dönemine.
Oradan dönüp mahalleme geldim.
Eski Üsküdar
Ahşap evler.
Tahtadan yani.
Tahtakurusu da bu evlerin vazgeçilmezi idi.
Tahtakurusunun önemli özelliği yalnızca memelilerden ve kuşlardan kan emmesidir. Kan emmek için geceleri konukçularına yanaşırlar. Diğer zamanlarda ışıktan korunmuş yerlerde saklanırlar.
Genç dostlarım beni affetsin, o tarihlerde sıkı bir tahtakurusu avcısı idim.
O zamanlar sadece ana babanın karyolası vardı . Gerisi ya divanda ya yer yatağında yatardı.
Yanımıza bir gaz lambası alır yakaladığımız tahtakurusunu içine atardık.
Elektrik genellikle sorunlu idi ve sigorta çok atardı.
O zaman biz sigortaya bakır tel sarardık.
Ben balık oltasına yem takmada ne kadar başarısız isem tel sarmada da o kadar kabiliyetsiz idim.
Bir süre sonra tel kayar lamba sönerdi.
Sonra bu günlere geldik
Ahşap evler yıkıldı yerlerini apartmanlar aldı.
Telli sigortalar gitti , atınca aşağı indirmenin yettiği otomatik sigortalar geldi.
Dünya nüfusu arttı da arttı.
Ama ben o günleri arıyorum.
Nedenini ise Chuck Palahniuk’ dan dinleyelim.
” Dünya nüfusu arttıkça, insan sayısı azalıyor.”