İnsanların yuvasını yapıp sonrada o yuva için arkadan konuşmayı çok seven bir milletizdir ya.
Köyün birinde aslan gibi, aklı da başında ancak sadece kıçındaki donundan başka bir şeyi olmayan bir çoban yaşarmış.
Köy halkı da onu köyün zenginlerinden bir kadınla evermek istermiş.Çoban evlenmek istemezmiş.
” Ama yaşı benden çok fazla ” dedikçe ” Nikahta keramet vardır”
” Hem bir ayağı aksak hem ağzında dişi yok ” dedikçe ” Ama çok zengin”
diyerek çobanı zorla evlendirmişler sırtını yumruklayarak gelinin yanına sokmuşlar, sabaha kadar da kapıda beklemişler.
Sabah çoban odadan çıkınca da ” Yaptın mı ulan yaptın mı?” diye soruyorlarmış. Çoban
” Yapmasına yaptım ama datsız ” demiş.
Geçen gün Site Yönetim Odasında ikram edilen çayı içerken sadece gözleri görünen kapalı bir hanım ile 3-4 yaşında bir çocuk geldi. Çocuk beni sakallı ve bastonlu görünce ağlamaya başladı.
Annesi ” Dedesinden korkar da sizi ona benzetti ama onun sakalı dizlerine kadar” dedi. Olayı anladım.
Dede iktidarın amacını yavaş yavaş ortaya koyduğu inançlı neslin tipik bir potansiyel temsilcisi.
İnsanlar doğunca çıkartılan kimliğe en önemli hayat kurtaracak şey olan Kan Grubunu yazmayıp hemen dinini yazan bir ülkenin tipik bir çekirdek ailesinin büyüğü.
Ahiret için yaşayıp bu günleri çocuk ve torunlarına zehir eden bir kişilik bu dede.
Onun bir altında, yaşanan yoğun sıcaklar nedeni ile, gömleğinin düğmelerini nerdeyse sonuna kadar açıp göğüs kıllarını gösteren ve parmak arası giyen bir baba konuşlanmış
Ve pardesülerle gezdirilen sadece gözleri görülen anne ve kızları.
Ve bu yapıdaki ailelerden nemalanıp, artık dükkan bizim kimse ortalarda içki içmeyecek diye bir taraflarını yırtan siyasiler.
İnsanlar neden içki içer diye düşünseler biraz konuya yakınlaşacaklar.
Bir de son günlerde yaşananlar
Bizim özelimize dokunma nasıl yaşayacağımıza karar verme diyenlere gosterilen insafsızca davranışlar
İnsanlara acımasızca müdahale edip zarar veren güvenlik güçleri için savunma hazır.” Olayları provake eden marjinal gruplara müdahale ediyoruz.”
Müdahale sonrası yaralananlara tedavi amaçlı müdahale eden doktor ve sağlık elemanlarına kelepçe takıp gözaltına almalar.
Çarşı grubunun elemanlarına yapılan benzer davranışlar.
Hepsi için cevap hazır
” Onlara doktor veya çarşı grubu elemanı olarak değil marjinal gruplara yardım ettikleri için müdahale ettik.”
Doktorların tedavi ettiği 10 yaşından 70 yaşına kadar çocuk ve insanlara bakıyorum da suratlarında bir türlü marjinal grup yapısını göremiyorum. Hepsi gördüğü zarardan korkmuş sade vatandaşlar.
Dün Ankarada miting, İstanbulda yürüyüş vardı.
Sendikaların sağduyusu olayları önledi. Dalamayan güvenlik güçleri karalar bağlamıştır.
Ancak ben gene de onların insanı hislerinin var olduğunu ve çoğunun bu görevlerini istemeyerek yaptığını düşünüyorum.
Kimbilir o insanların biber gazı ile, su ile jop ile saldırıp sonra evlerine gittiklerinde bloğumun başında yazdığım ” Yapmasına yaptım ama datsız” fikri akıllarından geçerse bu bile bir şeydir.
İstanbul Valisi de bence aynı duygular içindedir. Ama Ankara Belediye Başkanını tabiiki ayrı tutuyorum.
Bir İstanbul’un Belediye Başkanını gözünüzün önüne getirin bir de onu.
Şu meşhur ayyaş ve alkolik edebiyatına da bu arada deyineyim. Lafı kime mi
gönderiyorum?
Hani insanın değerleri ve his dünyasını hiç anlamayan tornadan çıkmış gibi tek tip gençlik, tek tip ülke insanı isteyen iktidar ve onun başına.
Ben onlara Yusuf Nalkesen’i hatırlatırım Yedi kardeşin en küçüğü olarak Üsküp’ün İştip kasabasında yani bu günkü ülke sınırları içinde olmayan bir yerde dünyaya gelen Türk oğlu Türk rahmetli Nalkesen’i.
Güfte ve Bestesi ona ait olan şu şarkıya bakarmısınız insanlar neden içermiş.
Kimi dertten içermiş kimi neş’eden
Kimi ayrılıktan kimi işveden
Kimi yâr elinden kimi şişeden
Kadehim kırılmış şişem artık boş
Sormayın ben niye sarhoşum sarhoş
Dostların meclisi donansın meyle
Sakiler mest olsun tamburla neyle
Ey gönül cefaya tahammül eyle
Kadehim kırılmış şişem artık boş
Sormayın ben niye sarhoşum sarhoş
Ey bu dünyayı yaşam yeri seçenler
Bu şarkıyı indirin ve çalın,
Özellikle Zekai Tunca’dan, usta sadece mevlit okuyup gazel söylemiyor.
Sadece onu değil “Veda Busesi” “Saymadım Kaç Yıl Oldu”, “İçimdesin”, “Söylemez mi Bestem?”, “Seninle Bir Sonbahar”„ “Yalan Değil”, “Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var”, “Kapın Her Çaldıkça”, “Gitmek mi Zor?”, “Madem Küstün”, “Dargın Ayrılmayalım” ve “O Ağacın Altı”
Çoban ağzı ile, bu ülkede yaşıyoruz ama datsız
Salatalık ince soyulacak, bir de tuzlu fıstık yeter
Hadi bakalım Şerefe
İyi günler yakında
Yarasın