Bu günkü bloğumun konusu insan yaşamı.
Şöyle bir kronolojik bakarsak olay çok basit
Doğuyorsunuz , yaşıyorsunuz ve ölüyorsunuz.
Yani resim çekerseniz durum bu.
Ama işi biraz daha özelleştirirsek
Doğuyorsunuz önce bebeklik, sonra çocukluk daha sonra eğitim öğretim
Ardından bir meslek sahibi olmak sonra erkekler için askerlik
Evlenme , hayat mücadelesi , itiş kakış
Sonra emeklilik birikim yaptı iseniz varlıklı bir ileri yaş keyfi, yapmadınızsa ne olacağım kaygısı
Daha sonra ise er kişi veya hatun kişi niyetine
Önce bir resim çektik şimdi de bir röntgen
Biraz daha detaylı
Şimdi sıra MR ye geldi.
Olayın bütününü bütün hassas çizgileri ile görmek için
Önce doğarsınız ailenizin mutluluk kaynağısınızdır
Aga dedi Gugu dedi , dişi çıktı yürüdü
Önce anne dedi , baba dedi yok dede dedi. Baba ailesi ile ana ailesi arasında ilk idrar yarışları o zaman başlar.
Annenimi daha çok seviyorsun babanı mı o dönemin sorularıdır.
Daha sonra okula gidersiniz tabii o dönemde genellikle kardeşiniz veya kardeşleriniz de olmuştur.
Okullarda hep birinci olmanız istenir. Aynı dileğin bütün kardeşler için geçerli olması daha o günden psikolojik sıkıntıların habercisidir.
Üniversitelere girme zamanı gelince ya başarılı olursunuz ya da olmazsınız.
Bir okulu kazanmanız aile için çok önemli olmayabilir. Hele mahallenizde Tıp Fakültesini kazanan biri varsa.
Daha sonra işhayatı . Mutluluğun fazla parada veya yüksek mevkide olduğunu sanan aile ve çevre.
Sonra kendi çocuklarınızın geleceği için yapılan hayat mücadelesi.
Sonra bir gün istesenizde istemesenizde adamı emekli ederler boşluğa düşersiniz.
Eğer varlıklı iseniz ve vasıflarınız varsa kendinize bir emekli hayatı kurabilirsiniz. Ancak geliriniz yetmiyorsa,itibarlı ve yüksek gelirli bir çalışma hayatı sonrası, sınırlı bir yaşam kaçınılmazdır.
Hele bir de eşinizi kaybederseniz
Gidersiniz bir çocuğunuzun yanına ama ne diliniz durur ne herkesin demode saydığı fikirleriniz. Patron olmadan patronluk taslamak ta bir zordur.
Tam da burada olay sağlığa gelir.
Eskiden mahallelerde bir doktor olurdu onun teşhis ve tedavisi paralelinde yaşanırdı.
MR, Tomoğrafi hak getire. İnsanlar huzur içinde ve makul bir yaşta ölürdü.
Şimdi öylemi ya
Yaşam öyle uzadı ki bizim gibi 65-70 yaşlar neredeyse orta yaş sayılacak.
Tabii huylar da değişti.
Tevekkülle hayatının sonunu bekleyen insanların yerini neredeyse ” Herkes ölsün ben yaşayayım” mantığı ile hayata sıkı sıkı sarılan insanlar aldı.
Tabii bir de eğer bu kişiler zengin ise
” Nerdeyse 100 yaşına geldi. Dünyaya kazık çakacak sanki ”
diye beklentilerini net ifade eden çocuklar ve özellikle gelin ve damatlar.
Bu hayatta bir yamukluk var.
Bu nedenle ben Mark Twain’ e kesinlikle katılıyorum.
Usta bu problemleri çözmek için insan ömrünü 62 sene olarak belirliyor.
” İnsan seksen yaşında doğup 18 yaşına kadar yavaş yavaş yaşasa daha mutlu olurdu.”