Kaymaklı ekmek kadayıfı,su muhallebisi,koçum taraftar

Dün Almanyadan Dortmund- Schalke maçını televizyondan seyrettim. Daha sonra gece Barcelona – Deportiva maçını. Aklıma birden 1980 yılları sonlarından bir anı geldi.

Büyük Oğlum Lisede okuyor. O arada çok popüler olan öğrenci değişimi var. Hala var mı bilmem. Müracaat ediyorsun uygun görülürse sana yazın bir yabancı öğrenci geliyor. Karşılığında Türkiyeden de yabancı ülkelere Türk öğrenci gidiyor. Biz de başvurduk olumlu bulundu. Yazın bize de Amerikalı nur topu gibi erkek bir lise öğrencisi geldi. Şu anda Amerikan Ordusunda binbaşı. Onu aldık gezdirdik, yedirdik, içirdik bir de maça götürelim dedik. Yazın sonları Fenerbahçe ile Galatasarayın bir geçmiş yıldan kupa maçı var. Numaralı tribünden bilet aldık. Etrafımızda kelli felli taraftar, hepsi iyi giyimli bizim Amerikalıyı pek sevdiler.

Maç başladı o efendi seyirci çoştu. Hakemden başlayarak karşı takımın her oyuncusuna karşı olan görüşlerini elle kolla ve ağızdan çok net ifade ediyorlar. Maçta da yanlış hatırlamıyorsam 3-4 gol oldu. Maç bitti. Aaron dedim Nasıl beğendin mi? Güzeldi ama dedi 3 şeyi anlamadım.

1- Neden o kadar az sayı oluyor?

2- O insanlar neden kendi takımları yerine karşı takıma ve hakemlere bağırıyorlar?

3- Oyun futbol ama oyuncular nedense hep topu ayaklarının altından dışarı bırakıp elle oynuyorlar.

Dünkü maçları seyredenler görmüştür her 2 maçta da ev sahipleri yenildi. Almanyada maçtan sonra Dortmunt antrenörü sahaya girip galip gelen karşı takım oyuncularının elini sıktı. İspanya da oyuncular bir birlerine sarılıp forma değıştirdiler. Biz de ise maçlarda iki takımın seyircisinin bir araya gelmesi sakıncalı. Büyük takımların maçlarına ise anlaşmalı olarak deplasman takımı taraftarı alınmıyor.

Seyirci zaten normal hayatında hep ezilen ve genellikle orta veya orta altı gelire sahip insanlar. Patronuna veya müdürüne kızgın hayata küskün insanlar. Maçları deşarj olma yeri olarak görüyor.

Futbolcular zaten alt yapı eğitimini tam gerçekleştirememiş genelde Amerikalı oğlumun dediği gibi topu ayağının altından kaçıran, ancak transfer paraları düşünülürse çoğunluğu, hiç haketmediği gelirlerle az hakettikleri sevgi yumağı içinde.


Eski hakem, oyuncu veya her şeye maydanoz olma eğilimindeki işadamı ve babadan gazeteciler de bu işin çileği.

Ben Avrupada oynanan futbolu ve oyuncu, yönetici yorumcu kalitesini kaymaklı ekmek kadayıfına benzetiyorum. Ülkemizdekini ise su muhallebisine.
Bize su muhallebisini ekmek kadayıfı niyetine yediriyorlar.

Olan benim koçum taraftarıma oluyor.

Yorum yapın