Kötü İnsanlar

Bizim gençliğimizde Üsküdar sinemalarında  bu günkü konfor yoktu.

Nerede böyle altlarında nokta ışık olan merdivenler.

Filmlerin gösterildiği lüks salonlar.download

O yıllarda semtimizin en kaliteli sineması Doğancılar Yokuşundaki Sunar Sineması idi ve tek film oynardı..

Yokuşun altında ise iskeleye doğru yürürseniz Bizim ve Hale sinemaları vardı.

Her ikisinde de 2 film oynatılırdı.

Bizim sineması , adı üstünde , halkın sineması idi.

Beyaz badanalı bir duvarda film oynatılır ve  önüne 50 kuruşa seyirci alınırdı.

Filmi 3 metre yakından ve sırt üstü yatarak seyretmek nasıl bir şeydir denemedim.

Hale sineması ise gravürleri ile locaları ile harika bir eserdi.

Gösteriler bu nedenle orada yapılırdı.

Ben İllüzyonist Abra Kadabra’ yı orada izledim.

Sonra Kadıköye taşındım.

Burcu burcu tarih kokan iki sinemamız vardı.

Ve bir de orta kalite tarihi eser  Hale sineması.

Tarih kokan sinemaların biri Opera sineması idi ve adı üstünde orada Opera izlenirdi.

Erkeklerin hepsinin iyi giyimli ve kravatlı , kadınlarının ise tayyör ve döpiyesler içinde göründüğü salonlardı.

Bilmeyenler için açıklayayım.

Tayyör ve Döpiyes’in her ikisi de bayanların giydiği  etek ceket takımıdır.

Ancak tayyör daha ağır kumaştan yapılır erkek takım elbisesine benzer. ve içine bluz giyilir.

Döpiyes ise daha hafif kumaştan yapılır içine bluz giyilmez.

Biz insan kalitemizdeki gelişmeye paralel bu salonu yıktık pasaj yaptık.

Süreyya sineması ise belediyenin çabası ile Opera olarak devam ediyor.

Hale sineması ise Kadıköy’ün Halk Sineması idi ve 3 film oynardı.

Bazen film ters sarılır evvela adamı ölmüş yerde sonra ateş edilirken daha sonra canlı görebilirdiniz.

Sonra bu sinema da yıkıldı şimdiki Reks oldu.

Tabii bu filmlerin baş rollerinde oynayan , o günün tabiri ile , asıl oğlanının yanısıra kötü adamı da vardı.

Benim Türk filmlerinden hatırladığım ilk kötü adam Ahmet Tarık Tekçe idi.

Komedi filmlerinde bile yer aldı.

Sonra Erol Taş.

Seyirci onun rolünü ciddiye aldı yollarda dövmeye kalktı , ekmek teknesi kahvesine saldırdı.

Sonra Tecavüzcü Coşkun çıktı.

Halk onun mizah dolu yapısını sevdi.

Hala Sinema şenliklerine katılır.

Söylemek istediğim kötü diye ünlenen insanların da iyi yanlarının olması.

İnsan kimseye şöyle ağız tadı ile kötüdür diyemiyor diye düşünüyordum.

François  de La Rochefoucauld’ un benzer bir tespitini okudum.

O da

” Nice kötü insanlar vardır ki hiç iyi yanları olmasa daha az tehlikeli olurlardı. ” diyor.

Yani tamamen kötü olanları  biraz iyi biraz kötü olanlardan daha az tehlikeli olarak görüyor.

Fransız yazar 16. yüzyılda yaşamış.

Bu gün insanını görse idi aynı fikirde ısrar eder miydi ?

Şüpheliyim.

 

Yorum yapın