Kayıplar, Çelenkler, François de La Rochefoucauld

Bu gün siz izleyecilerimle  “ye kürküm ye” deyişine uygun olarak bir konuda dertleşmek istiyorum.

Deyişe bakarak benim siyasileri veya ondan kuvvet alarak ülkeyi kendi menfaatleri uğruna soyup sovana çeviren kişi ve kurumları ve bunlarla ortak çıkarlarından dolayı kaderbirliği yapan medyayı kastettiğimi sanmayın.

Bu günkü bloğumun konusu aile içi vefatların sonuçlarını değerlendirmek. Bu yazımın sonunda biraz huzur duyacağımı düşünüyorum.

”Huzuru, kendi içimizde bulamazsak başka yerde aramak boştur.” diyor François de La Rochefoucauld,

Hayatın en önemli olgularından biri de , takdir edersiniz ki her bireyin bir gün bu dünyadan ayrılacağıdır.

Benim ailemden ilk kayıp olarak hatırladığım dedemdir. Güzel Türkçemizde anneanne ve babaanne kelimeleri çok net olarak kişiyi ifade ederken dedeler için haksızlığın daniskası yapılmış ve annebaba ve babababa tanımları kullanılmamıştır. Vefat eden dedem annebabamdı. Yıl 1976 ıydı ve dayım önemli bir milli bankamızın müdürü idi . Ben de işe yeni başlayan bir çalışandım. Cenazeye dayımın statüsü nedeni ile önemli miktarda çiçek gelmişti.

Daha sonra anneanemi kaybettim. Dayım bankada daha önemli görevlere gelmişti. Ben de Koç grubunun müdürü idim. Cenaze arabası yetmediği için çelenkler için kabristana kadar ayrı bir araba tutuldu.

Babamın cenazesinde ise tek bir çelenk yoktu.

Sakın ha son yazdığım cümleden üzüldüğümü sanmayın. Benim bir tesbitim vardırki bilmem katılırmısınız.

” Cenazelerde camiye gelenler değil,kabristana gelenler önemlidir.”

Ben öyle cenazeler gördümkü namazda televizyonlar çekiyor diye birbirini yiyen insanlar kabristana gidene kadar buharlaştılar ve müteveffayı kabre indirecek 4 kişinin bulunmasında sıkıntı yaşandı.

Ye kürküm ye işinin bir de ilan safhası var.

Eğer aile toplum içinde , bir nedenle, önemli ise önce carşaf çarşaf bir vefat ilanı verir ve müteveffanın ailesinin Orta Asyadan çıktığı günden zamanımıza kadar bütün ailenin önemli fertlerinin ismi ilanda yer alır. Ancak ne kadar dikkatli olursanız olun muhakkak birileri unutulur ve araya küslük girer.

Bu ilanın hemen yanında vefat eden kişinin doktoruna, hastabakıcısına , odasına bakan kat sorumlusuna kadar herkese teşekkür edilen ayrı bir ilan yer alır. Gören hasta hala yaşıyor zanneder.

Daha sonra cenaze merasimi yapılır ve toprağa verilme işlemi tamamlanır.

Olay burada da bitmez. Cenaze sahibi bir teşekkür ilanı verir ve cenazeye katılan veya çelenk gönderen bütün insanlara tek tek teşekkür eder ki bu ilanın parası benim herhalde 5-6  yıllık emekli maaşımı geçer.

Sonra herkes işine gücüne bakar. Bu büyük bir holdingin sahibi olsan da Genel Kurmay Başkanı olsan da bu şekilde sonlanır.

Bu konuda söyleyeceğim son husus cenazenin bile sevgi dolu olanı makbuldur. Sevgi ve dostluktan dolayı cenazeye katılan belirli sayıda kişi ,bence gitmezsem yanlış anlaşılırım veya başım belaya girer diyen büyük cemaatlerden,daha değerlidir.

Ben bunu yaşadım ve çok iyi bilirim.

 

Yorum yapın